|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
bir |
one n.
|
|
France and freedom are but one.
Fransa ve özgürlük birdir.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
ele almak (bir problemi) |
tackle v.
|
|
We had to find a way to tackle the issue.
Sorunu ele almanın bir yolunu bulmalıydık.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
(birini ) (bir yere) çağırmak |
call in v.
|
|
The Agency for Reconstruction also itself called in OLAF in relation to the contract of a questionable external advisor.
Yeniden Yapılanma Ajansı da şüpheli bir dış danışmanla yapılan sözleşmeyle ilgili olarak OLAF'ı bizzat çağırmıştır.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
beklenmedik bir şekilde |
unexpectedly adv.
|
|
Not unexpectedly, the Commission is proposing that it be given more power.
Beklenmedik bir şekilde, Komisyon kendisine daha fazla yetki verilmesini öneriyor.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
bir daha |
again adv.
|
|
This is intolerable and must not happen again.
Bu kabul edilemez ve bir daha olmamalı.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
bir kere |
once adv.
|
|
I tried ice skating once and realized that it's not for me.
Buz patenini bir kere denedim ve anladım ki bana göre değil.
More Sentences
|
7 |
Common Usage |
bir daha |
once more adv.
|
|
Would you say that once more, please?
Bunu bir daha söyler misin, lütfen?
More Sentences
|
8 |
Common Usage |
dalgın bir biçimde |
absentmindedly adv.
|
|
He did it absentmindedly.
O bunu dalgın bir biçimde yaptı.
More Sentences
|
9 |
Common Usage |
öfke (büyük bir haksızlıktan/hakaretten kaynaklanan) |
outrage n.
|
|
The European Union has unanimously expressed its outrage at this event.
Avrupa Birliği oybirliğiyle bu olay karşısında duyduğu öfkeyi dile getirmiştir.
More Sentences
|
10 |
Common Usage |
on bir |
eleven n.
|
|
So it has taken eleven months before we have moved forward.
Dolayısıyla ilerleme kaydetmemiz on bir ayımızı aldı.
More Sentences
|
General |
|
11 |
General |
bir yudum |
swig n.
|
|
Tom took another swig.
Tom bir yudum daha aldı.
More Sentences
|
12 |
General |
büfe (bir mobilya) |
sideboard n.
|
|
The sideboard in the dining room displayed a collection of fine china.
Yemek odasındaki büfede ince porselen koleksiyonu sergileniyordu.
More Sentences
|
13 |
General |
sert bir bakış |
hard look n.
|
|
He had a hard look on his face.
Yüzünde sert bir bakışı vardı.
More Sentences
|
14 |
General |
kaçırma (bir kimseyi) |
abduction n.
|
|
With regard to this abduction, I can only repeat that the Council has not received any information about it.
Bu kaçırma olayıyla ilgili olarak, Konsey'in bu konuda herhangi bir bilgi almadığını tekrarlamakla yetinebilirim.
More Sentences
|
15 |
General |
izler (bir kimsenin ardında bıraktığı) |
trail n.
|
|
The Europe of the past has left a trail of deep wounds and scars behind it.
Geçmişin Avrupa'sı arkasında derin yaralar ve izler bırakmıştır.
More Sentences
|
16 |
General |
üçte bir |
third n.
|
|
Per capita GNP is only about a third of the Community average.
Kişi başına GSMH ise, Topluluk ortalamasının sadece üçte biri kadardır.
More Sentences
|
17 |
General |
doğru bir cevap |
a straight answer n.
|
|
I'd like a straight answer.
Doğru bir cevap istiyorum.
More Sentences
|
|
18 |
General |
bir hiç |
nobody n.
|
|
I'm basically a nobody.
Ben aslında bir hiçim.
More Sentences
|
19 |
General |
bilgi (belirli bir alandaki) |
expertise n.
|
|
This case is proof of our expertise and multi-dimensional industry knowledge.
Bu durum uzmanlığımızın ve çok boyutlu sektör bilgimizin kanıtıdır.
More Sentences
|
20 |
General |
bir devlet sırrı |
a state secret n.
|
|
Why is this a State secret?
Bu neden bir Devlet sırrı?
More Sentences
|
Common Usage |
|
21 |
Common Usage |
kötü bir şey olacağını sezme |
foreboding n.
|
|
22 |
Common Usage |
bir defada alınan miktar |
batch n.
|
|
23 |
Common Usage |
yumuşak bir maddeden yapılmış koruyucu şey |
pad n.
|
|
24 |
Common Usage |
sert bir çekiş/burma |
wrench n.
|
|
25 |
Common Usage |
(bir kimseyi olumsuz bir şeye) karıştırma/bulaştırma |
implication n.
|
|
26 |
Common Usage |
bir yerde oturan/sakin |
resident n.
|
|
27 |
Common Usage |
(daha basit bir hale) dönüştürmek |
reduce v.
|
|
28 |
Common Usage |
bir iddia öne sürmek |
assert a claim v.
|
|
29 |
Common Usage |
bir iddia öne sürmek |
raise a claim v.
|
|
30 |
Common Usage |
akıcı bir şekilde konuşan |
fluent adj.
|
|
31 |
Common Usage |
üç yılda bir olan |
triennial adj.
|
|
General |
|
32 |
General |
bir tür açık tribün |
bleachers n.
|
|
33 |
General |
bir maddeden emulsiyon yapma |
emulsifying n.
|
|
34 |
General |
tanınmış bir sanatçının taklitçisi |
epigone n.
|
|
35 |
General |
bir evin günlük işleri |
chores n.
|
|
36 |
General |
bir tür at |
garron n.
|
|
37 |
General |
sondan bir önceki |
last but one n.
|
|
|
38 |
General |
bir yaratık |
darking n.
|
|
39 |
General |
5 kuruş bir şey |
a matter of 5 cents n.
|
|
40 |
General |
kanun türünden bir çalgı |
cither n.
|
|
41 |
General |
çekilme (yüksek bir mevkiden) |
abdication n.
|
|
42 |
General |
bir kimse veya kuruma ayrılan meblağ |
subsidy n.
|
|
43 |
General |
sivri bir şeyin açtığı delik |
prick n.
|
|
44 |
General |
malezyalı bir müzik grubu |
kru n.
|
|
45 |
General |
kalabalık içinde herhangi bir olaya müdahale etmeme eğilimi |
bystander effect n.
|
|
46 |
General |
araştırma (bir konuyu) |
exploration n.
|
|
47 |
General |
zehirli bir deniz yosunu türü |
dinoflagellate n.
|
|
48 |
General |
fevkalade bir hadise |
quite an event n.
|
|
49 |
General |
bir kilisenin sorumlu olduğu mahallede oturan sakinlerin tümü |
parish n.
|
|
50 |
General |
bir hareketin lideri |
apostle n.
|
|
51 |
General |
daha üst bir sınıfa vb geçme |
promotion to n.
|
|
52 |
General |
menkul veya gayrimenkul bir şeyi veya bir malı başkasına ferağ edilememe koşuluyla bir kimseye veya mirasçılarına tesis yoluyla bağışlama |
entailed interests n.
|
|
53 |
General |
belirli bir yılın şarap mahsulü |
vintage n.
|
|
54 |
General |
bir tür kuş |
dollarbird n.
|
|
55 |
General |
vahim bir durum |
deep trouble n.
|
|
56 |
General |
ticari bir kuruluşun sahibi veya yöneticisi |
operator n.
|
|
57 |
General |
güney sudan’da yaşayan etnik bir grup |
tacho n.
|
|
58 |
General |
bir dük veya düşesin arazisi |
duchy n.
|
|
59 |
General |
vaktiyle işe yarayan fakat şimdi dert olan bir şey |
white elephant n.
|
|
60 |
General |
eski romada bir alayın onda biri |
cohort n.
|
|
61 |
General |
belirli bir veraset usulüne göre verme |
entailing n.
|
|
62 |
General |
eski yunan şiirinde kısa bir beytin uzun bir beyti takip ettiği manzume şekli |
epode n.
|
|
63 |
General |
genellikle bir tezgah çevresinde oturulan, hafif yiyecek ve çeşitli içeceklerin satıldığı küçük restoran |
snack bar n.
|
|
64 |
General |
sırtı çukur olan herhangi bir şey |
saddleback n.
|
|
65 |
General |
finlandiya körfezindeki bir adada bulunan rus deniz üssü ve limanı |
kronstadt n.
|
|
66 |
General |
kare şeklinde dikilmiş derilerden yapılan bir afrika giysisi |
kaross n.
|
|
67 |
General |
bir tür akasya |
wattle n.
|
|
68 |
General |
bir protestan tarikatı üyesi |
quaker n.
|
|
69 |
General |
bir firmanın merkezinin yer değiştirmesi |
transfer of the seat of a firm n.
|
|
70 |
General |
hızla çıkarılabilen bir kemer türü |
quick release n.
|
|
71 |
General |
yeniden bir araya gelme |
reunion n.
|
|
72 |
General |
etkileyici bir şekilde sivri bir dille yazan kimse |
epigrammatizer n.
|
|
73 |
General |
bir organı kesip çıkartma |
exenterating n.
|
|
74 |
General |
bir tür susam |
orris n.
|
|
75 |
General |
kasaplık hayvanın gövdesinden belirli bir şekilde kesilen et parçası |
cut of meat n.
|
|
76 |
General |
uzak bir ihtimal |
a remote chance n.
|
|
77 |
General |
kolay ve iyi maaşlı bir iş |
sinecure n.
|
|
|
78 |
General |
çekilme (bir yere) |
seclusion n.
|
|
79 |
General |
bir yüzey ölçü birimi |
dessiatine n.
|
|
80 |
General |
hafif bir patlama |
pop n.
|
|
81 |
General |
haftanın herhangi bir günü |
any day of the week n.
|
|
82 |
General |
onda bir |
tithe n.
|
|
83 |
General |
müşterilerinin bar gibi bir tezgahın önünde oturduğu ufak lokanta |
snack bar n.
|
|
84 |
General |
bir uzvun görevini yapmaması |
disfunction n.
|
|
85 |
General |
bir tür tatlı kırmızıbiber |
pimento n.
|
|
86 |
General |
bir yaşından küçük çocuğu öldürme |
infanticide n.
|
|
87 |
General |
bir bardak iskoç viskisi |
scotch n.
|
|
88 |
General |
budistler tarafından uygulanan bir tür meditasyon |
samadhi n.
|
|
89 |
General |
alaylı bir surette konuşan |
ironist n.
|
|
90 |
General |
herhangi bir olayın ellinci yıldönümü |
jubilee n.
|
|
91 |
General |
bir kuluçkada çıkan yavrular |
brood n.
|
|
92 |
General |
zayıf bir ihtimal |
a bare chance n.
|
|
93 |
General |
bir ümit ışığı |
a gleam of hope n.
|
|
94 |
General |
çim (bir alanı kaplayan) |
sod n.
|
|
95 |
General |
tatil veya başka herhangi bir organizayonun karşıladıklarına ilaveten müşteri tarafından satın alına |
optional extra n.
|
|
96 |
General |
küçük bir olasılık |
a remote possibility n.
|
|
97 |
General |
almanya'da bir kasaba |
krummhorn n.
|
|
98 |
General |
çok ince bir tür bürümcük |
gossamer n.
|
|
99 |
General |
bir assolistin ismini en üst kısımda verme |
top billing n.
|
|
100 |
General |
bir dağın zirvesi vb gibi harita üzerinde belirlenmiş bir yükseklik |
spot height n.
|
|
101 |
General |
bir çeşit dantela |
knotwork n.
|
|
102 |
General |
ufak ve yuvarlak bir tür hamur işi |
scone n.
|
|
103 |
General |
bir iple kazığa bağlama (hayvanı) |
tethering n.
|
|
104 |
General |
sıcak su ile süt ve şeker karışımı bir içecek |
cambric tea n.
|
|
105 |
General |
bir asya'da bambusu |
whangee n.
|
|
106 |
General |
bazı çevrelerde hala kullanılan, otobüs anlamında bir sözcük |
charabanc n.
|
|
107 |
General |
alışveriş (bir müşterinin yaptığı) |
custom n.
|
|
108 |
General |
belirgin bir fark |
a marked difference n.
|
|
109 |
General |
kabul etme (bir gerçeği) |
acknowledgment n.
|
|
110 |
General |
çökertme (insanların güvenini/inancını sarsarak devleti/bir kurumu) |
subversion n.
|
|
111 |
General |
büyük bir projenin en monoton ve sıkıcı bölümü |
scutwork n.
|
|
112 |
General |
ingiltere tyne nehri kıyısında bir yerleşim yeri |
jarrow n.
|
|
113 |
General |
kanuna benzer bir çalgı |
zither n.
|
|
114 |
General |
sarı renkli bir bira |
lager n.
|
|
115 |
General |
kısa fakat önemli bir haber |
flash n.
|
|
116 |
General |
analiz edilecek bir örnek |
assay n.
|
|
117 |
General |
içi dışı bir |
frank n.
|
|
118 |
General |
bağışlama (birine bir şeyi) |
settlement n.
|
|
119 |
General |
bir durumdan başka bir duruma geçiverme |
swing n.
|
|
120 |
General |
bir kimsenin mezun olduğu okul |
alma mater n.
|
|
121 |
General |
yalnız bir ucu açık oyuk yer |
caecum n.
|
|
122 |
General |
bir |
the same n.
|
|
123 |
General |
bir rus anarşist |
kropotkin n.
|
|
124 |
General |
kuran´dan bir ayet |
a verse from the koran n.
|
|
125 |
General |
bir yakımlık kömür |
coal n.
|
|
126 |
General |
ayrıntılı bir şekilde hazırlayan |
elaborator n.
|
|
127 |
General |
artma (bir şeyin değeri) |
appreciation n.
|
|
128 |
General |
bir şeyi yapamama |
incapacity for n.
|
|
129 |
General |
ren kıyısında bir şehir |
koblenz n.
|
|
130 |
General |
çok nazik ve ince bir dille yazan |
euphuist n.
|
|
131 |
General |
insanların bir şey beklemek üzere oluşturduğu sıra |
queue n.
|
|
132 |
General |
bir yeminin belirlenmiş biçimi |
set form of an oath n.
|
|
133 |
General |
meyveyle yapılan bir tür dondurma |
sorbet n.
|
|
134 |
General |
bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi |
departure n.
|
|
135 |
General |
hızla geçen bir şeyin çıkardığı ses |
whiz n.
|
|
136 |
General |
abd'de gizli bir yasadışı grup |
cosa nostra n.
|
|
137 |
General |
bir ingiliz rock grubu |
radio head n.
|
|
138 |
General |
bir yerin eşrafından olan biri |
a pillar of society n.
|
|
139 |
General |
meç (bir tür kılıç) |
epee n.
|
|
140 |
General |
bir fırın ekmek |
batch n.
|
|
141 |
General |
herhangi bir görevi masa başında yapıp değerlendirmeye tabi tutan kişi |
desk officer n.
|
|
142 |
General |
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet |
protectorate n.
|
|
143 |
General |
amerikalı siyahilerin yarattığı bir ilahi türü |
spiritual n.
|
|
144 |
General |
bir bilim kurumunun üyesi |
fellow n.
|
|
145 |
General |
büyük bir kısmını yok etme |
decimation n.
|
|
146 |
General |
doğal bir gelişme |
outgrowth n.
|
|
147 |
General |
iddia edilen şeyle alakası olmayan bir sonuç çıkarılmasından doğan hata |
ignoratio elenchi n.
|
|
148 |
General |
bir yargıcın nüfuz bölgesi |
magistracy n.
|
|
149 |
General |
sayfa kenarlarındaki girintilerde harf etiketi bulunan bir indeks türü |
thumb index n.
|
|
150 |
General |
bir akarsuyun kıvrımları olan kesimi |
meander n.
|
|
151 |
General |
halkın tepkisini öğrenmek için bir plan hakkında verilen ön haber |
trial balloon n.
|
|
152 |
General |
bir akvaryum balığı |
danio n.
|
|
153 |
General |
belirli bir işi uygulayan kimse |
practitioner n.
|
|
154 |
General |
ani bir esinti |
puff n.
|
|
155 |
General |
bir adımda alınan yol |
pace n.
|
|
156 |
General |
bir tarafa doğru hareket etme |
lateroduction n.
|
|
157 |
General |
bir çeşit bira |
ale n.
|
|
158 |
General |
sardoniks (değerli bir taş) |
sardonyx n.
|
|
159 |
General |
belirli bir süre çalışan kişi |
part timer n.
|
|
160 |
General |
konforsuz ve dünyevi zevklerden yoksun bir yaşam |
austerity n.
|
|
161 |
General |
bir toprak parçası veya alanı |
area n.
|
|
162 |
General |
bir yönetim altında bulunan aynı türden bir grup ticari kuruluş |
syndicate n.
|
|
163 |
General |
olağanüstü bir örnek |
extreme case n.
|
|
164 |
General |
keskin bir tat |
tang n.
|
|
165 |
General |
herhangi bir alanda en büyük ödül |
blue ribbon n.
|
|
166 |
General |
üç günde bir olan nöbet |
tertian n.
|
|
167 |
General |
bir tür şeftali |
nectarine n.
|
|
168 |
General |
kızılcık benzeri bir meyve |
cranberry n.
|
|
169 |
General |
uzun ve zorlu bir yolculuk |
trek n.
|
|
170 |
General |
güneşli bir yere seyahat etme arzusu |
sunlust n.
|
|
171 |
General |
bir arnavutluk yerleşim birimi |
koplik n.
|
|
172 |
General |
yıkma (insanların güvenini/inancını sarsarak devleti/bir kurumu) |
subversion n.
|
|
173 |
General |
bir araya gelme |
aggregation n.
|
|
174 |
General |
yeni bir eve taşınmanın kutlanışı |
housewarming n.
|
|
175 |
General |
gösterme (bir duygu veya niteliği) |
exhibition n.
|
|
176 |
General |
güç bir mücadele |
uphill struggle n.
|
|
177 |
General |
bir bitkinin kış nedeniyle ölmesi |
winterkill n.
|
|
178 |
General |
evlenme ilanı (gelecek bir tarihe ait) |
banns n.
|
|
179 |
General |
erkin bir hükümdarın elinde değil de halkın elinde bulunduğu yönetim biçimi |
republic n.
|
|
180 |
General |
kanamayı durdurmaya yarayan bir tür sargı |
tourniquet n.
|
|
181 |
General |
on, on bir ve on ikinci sınıfların karşılığı olan okul, lise |
senior high school n.
|
|
182 |
General |
darmadağın bir yer |
shambles n.
|
|
183 |
General |
sapa bir sokak |
an off street n.
|
|
184 |
General |
bir nisan |
all fools' day n.
|
|
185 |
General |
bir bölgede sadece belirli bir faaliyete izin verme |
zoning n.
|
|
186 |
General |
bir grup grev gözcüsü |
picket n.
|
|
187 |
General |
aşınmış bir dişin ağızda kalan bölümü |
stump n.
|
|
188 |
General |
karıştırma (bir kimseyi olumsuz bir şeye) |
implication n.
|
|
189 |
General |
uzun süren bir ihtilaf |
a running battle n.
|
|
190 |
General |
helezonun bir kıvrımı |
whorl n.
|
|
191 |
General |
tek bir hareket (el, kol) |
sweep n.
|
|
192 |
General |
bir başkası hesabına ücret karşılığında çalışan kimse |
employe n.
|
|
193 |
General |
bir işin arkasını bırakmama |
tenacity n.
|
|
194 |
General |
bir ülkede yaşayan bireylerin bütünü |
home town n.
|
|
195 |
General |
eski bir dans |
clogging n.
|
|
196 |
General |
bir tür iskoç dansı |
ecossaise n.
|
|
197 |
General |
herkesin değişik düşündüğü bir konu |
a matter of opinion n.
|
|
198 |
General |
bir ülkenin iç kısmı |
midland n.
|
|
199 |
General |
sesi çok doğal bir şekilde verme |
high fidelity n.
|
|
200 |
General |
krem karamele benzeyen bir tatlı |
custard n.
|
|
201 |
General |
bir akarsu veya akıntının ağzı |
outfall n.
|
|
202 |
General |
on bir sayısı (11, XI) |
eleven n.
|
|
203 |
General |
gizli bir şeyi açığa vuran |
exposer n.
|
|
204 |
General |
bir parti kitap |
a batch of books n.
|
|
205 |
General |
belirli bir süre için her yıl ödenen ve emek karşılığı olmayan maaş |
annuity n.
|
|
206 |
General |
dağ göllerinde yaşayan bir tür alabalık |
char n.
|
|
207 |
General |
nontoksik bir güney afrika bitkisi |
dagga n.
|
|
208 |
General |
bir deri bir kemik |
skin and bones n.
|
|
209 |
General |
tuhaf bir kimse |
queer fish n.
|
|
210 |
General |
büyük bir baca içindeki birkaç ayrı duman yolunun her biri |
flue n.
|
|
211 |
General |
gelecek bir felaketi önceden haber veren kişi |
doomwatcher n.
|
|
212 |
General |
bir şeyin etrafında döndüğü merkez |
axis n.
|
|
213 |
General |
bir belgenin imza yeri |
dotted line n.
|
|
214 |
General |
suda yaşayan bir tür keseli ve kemirgen hayvan |
yapok n.
|
|
215 |
General |
kendini bir şey zanneden kimse |
smart aleck n.
|
|
216 |
General |
bir şeye hayran olan kişi |
wonderer n.
|
|
217 |
General |
bir tür sıcak içki |
toddy n.
|
|
218 |
General |
bir durumdan başka duruma getirme |
conversion n.
|
|
219 |
General |
çölde genellikle bir su birikintisinin etrafında bulunan verimli arazi |
oasis n.
|
|
220 |
General |
kısa bir süre kalan kimse |
transient n.
|
|
221 |
General |
bir yer veya mekandan çıkmak için kullanılan yer |
ascent n.
|
|
222 |
General |
duyguları bir başkasına yönlendirme |
transference n.
|
|
223 |
General |
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet |
oar n.
|
|
224 |
General |
herhangi bir ülkenin egemenliğinde olmayan sular |
high seas n.
|
|
225 |
General |
başka bir olayın provası |
prolog to n.
|
|
226 |
General |
genellikle devletin koruması altına alınan tarihi bir bina |
ancient monument n.
|
|
227 |
General |
yabancı bir dilin öğrenilmesi esnasında o dili öğrenen insanların oluşturdukları dil |
interlanguage n.
|
|
228 |
General |
yeni bir soluk |
a breath of fresh air n.
|
|
229 |
General |
bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm |
race n.
|
|
230 |
General |
almanya'da yerin altındaki kıymetli madenleri korumakla görevli olduğu sanılan bir cin |
kobold n.
|
|
231 |
General |
bir şeyin terkibine giren madde |
ingredient n.
|
|
232 |
General |
bir toplumun tahsil görmüş grubu |
intelligentsia n.
|
|
233 |
General |
bir kimsenin ikinci sahsiyeti |
alter ego n.
|
|
234 |
General |
bir yeri belirli bir faaliyet için ayırma |
zoning n.
|
|
235 |
General |
nispeten sakin bir merkez etrafında dönen dairesel fırtına |
cyclone n.
|
|
236 |
General |
brezilya palmiyesinden elde edilen sağlam bir iplik türü |
tecum n.
|
|
237 |
General |
tayin etme (bir yerden başka bir yere) |
transfer n.
|
|
238 |
General |
fazla miktarda glikojen depolanması şeklinde ortaya çıkan metabolik bir hastalık |
glycogenesis n.
|
|
239 |
General |
başka bir dilden alınan sözcük |
loanword n.
|
|
240 |
General |
tek bir şey düşünme |
single mindedness n.
|
|
241 |
General |
bir çeşit kurabiye |
shortbread n.
|
|
242 |
General |
bir parça |
dollop n.
|
|
243 |
General |
tatlı bir çörek |
friedcake n.
|
|
244 |
General |
bir miktar |
a fair amount n.
|
|
245 |
General |
emeklilik sigortası gibi işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey |
fringe benefit n.
|
|
246 |
General |
körü körüne bir deneme |
a shot in the dark n.
|
|
247 |
General |
bir konu hakkındaki resmi rapor |
white paper n.
|
|
248 |
General |
büyük bir etki |
a lasting impression n.
|
|
249 |
General |
bir yunus türü |
delphinus n.
|
|
250 |
General |
ana hatlar (bir projedeki) |
guideline n.
|
|
251 |
General |
karmakarışık bir sürü (şey) |
welter n.
|
|
252 |
General |
elektrik telleri (bir aygıttaki) |
wiring n.
|
|
253 |
General |
bir liman veya başka bir merkezin geçiş sağladığı bölge |
hinterland n.
|
|
254 |
General |
meslekte bir ilerleme aracı |
steppingstone n.
|
|
255 |
General |
bir memleketin başka bir devlette bulunan küçük toprak parçası |
exclave n.
|
|
256 |
General |
bir kimsenin geçmişteki görgü, çevre ve eğitimi |
background n.
|
|
257 |
General |
bir erkek ismi |
gilbert n.
|
|
258 |
General |
bir grup içindeki birlik ruhu |
esprit de corps n.
|
|
259 |
General |
ezilmiş meyveye benzeyen bir şey |
pulp n.
|
|
260 |
General |
başka bir devletin güdümü altındaki hükümet |
puppet regime n.
|
|
261 |
General |
önemli bir atılım |
quantum leap n.
|
|
262 |
General |
demir kısımlar (bir şeye ait) |
ironwork n.
|
|
263 |
General |
bir harita üzerinde belirli noktaları belirten sayı veya harf |
map reference n.
|
|
264 |
General |
bir şeyle meşgul olma |
absorption n.
|
|
265 |
General |
bir şeyi başka bir şeye tutturmak için kullanılan nesne |
tie n.
|
|
266 |
General |
çaygillerden bir ağaççık türünün özel işlemlerle kurutulan yaprağı |
stream n.
|
|
267 |
General |
bir tür böğütlen türü |
youngberry n.
|
|
268 |
General |
birşeyin (belirli bir yerden) çıkmasını önleme |
localization n.
|
|
269 |
General |
hindistan'da bir şehir |
jamnagar n.
|
|
270 |
General |
bir önceki dönemden kalma |
holdover n.
|
|
271 |
General |
bir şeyin gelişimindeki ilk dönemler |
incunabula n.
|
|
272 |
General |
karmakarışık bir yer |
shambles n.
|
|
273 |
General |
bir tür kavun |
casaba melon n.
|
|
274 |
General |
havai adası yerlileri tarafından yapılan bir tür dans |
hula n.
|
|
275 |
General |
araçların tamponuna yapıştırılan ve bir mesaj ileten yazı |
bumper sticker n.
|
|
276 |
General |
ince bir tabaka halinde olan parça |
flake n.
|
|
277 |
General |
titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi |
wave n.
|
|
278 |
General |
zırh olarak kullanılan pamuklu bir ceket |
gambeson n.
|
|
279 |
General |
faydalanma hakkı (bir şeyden) |
access to n.
|
|
280 |
General |
mısraları bir kısa bir uzun on ikişer heceli şiir |
alexandrine n.
|
|
281 |
General |
ani bir parıldama |
flash n.
|
|
282 |
General |
güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an |
a fainting fit n.
|
|
283 |
General |
kalın bir dilim et |
steak n.
|
|
284 |
General |
yemeğin başında veya sonunda yenen bir yemek |
savory n.
|
|
285 |
General |
emredilen bir şeye uymama |
noncompliance with n.
|
|
286 |
General |
kesik ve tiz bir havlama |
yip n.
|
|
287 |
General |
sürtme ile tutuşan eski tür bir kibrit |
lucifer n.
|
|
288 |
General |
bir ressama özgü renkler |
palette n.
|
|
289 |
General |
bir restoranda mevcut yiyecek ve içeceklerin listesi |
menu n.
|
|
290 |
General |
çok ufak bir delil |
a scrap of evidence n.
|
|
291 |
General |
belirli bir konuya son derece yabancı olan insan topluluğu (bihaber kitle) |
uninitiate n.
|
|
292 |
General |
herhangi bir şeyden yoğun yığın |
cloud n.
|
|
293 |
General |
kendini rahat hisseden (bir yerde) |
at home in n.
|
|
294 |
General |
bir tür doğan |
harrier n.
|
|
295 |
General |
bir kayalığın dik yüzü |
cliff n.
|
|
296 |
General |
yaz üçgenindeki parlak bir yıldız |
deneb n.
|
|
297 |
General |
sağlığa uygun bir duruma getirme |
sanitation n.
|
|
298 |
General |
dinleyiciler önünde belirli bir konuyu tartışmak için seçilen tartışmacı grubu |
panel n.
|
|
299 |
General |
kesilmiş bir uzvun bedende kalan bölümü |
stump n.
|
|
300 |
General |
tımarhane gibi bir yer |
bedlam n.
|
|
301 |
General |
bir işin beyni |
mastermind n.
|
|
302 |
General |
havanın belli bir yere doğru yer değiştirmesi |
current n.
|
|
303 |
General |
belli bir alanda ustalaşmış teknisyen |
techie n.
|
|
304 |
General |
bir kağıt boyutu |
demy n.
|
|
305 |
General |
yerfıstığıyla yapılan bir şekerleme |
peanut brittle n.
|
|
306 |
General |
bir hindistan ırkı |
dakotas n.
|
|
307 |
General |
anlama (bir şeyin değerini/önemini/gerekliliğini) |
appreciation n.
|
|
308 |
General |
bir damlacık |
soupcon n.
|
|
309 |
General |
çıkarılabilen yakası olan bir palto modeli |
inverness n.
|
|
310 |
General |
bir taşıttaki yük veya yolcuların listesi |
waybill n.
|
|
311 |
General |
bir memleketin sanayi ve tarımının devlet eliyle yürütülmesi |
etatism n.
|
|
312 |
General |
bir köpek hastalığı |
dirofilaria n.
|
|
313 |
General |
bir kitapta konuyla ilgili daha geniş açıklama için oluşturulmuş ek kısım |
excursus n.
|
|
314 |
General |
trafik işaretli göbeklerin içinde ilave şerit bulunan bir kavşak türü |
hamburger junction n.
|
|
315 |
General |
belirli bir yere yerleştirme |
emplacing n.
|
|
316 |
General |
yerinde bir söz |
a pertinent remark n.
|
|
317 |
General |
bir konuda en usta kimse |
king n.
|
|
318 |
General |
şerif bir polis amiri |
sheriff n.
|
|
319 |
General |
küçük bir tavsiye |
piece of advice n.
|
|
320 |
General |
belirli bir süre için ücretli iş |
engagement n.
|
|
321 |
General |
belirli bir cins mal |
line n.
|
|
322 |
General |
zihinsel potansiyeli ve lisan becerilerini en üst düzeyde kullanmayı öğreten bir eğitim |
neuro linguistic programming n.
|
|
323 |
General |
ani ve kısa süren bir rüzgar |
flurry n.
|
|
324 |
General |
on üçte bir |
thirteenth n.
|
|
325 |
General |
kuzey amerika yerlilerine özgü geleneksel bir festival |
potlatch n.
|
|
326 |
General |
bir memleketin doğusunda oturan kimse |
easternmost n.
|
|
327 |
General |
hafif bir kişneme |
whinny n.
|
|
328 |
General |
bir alçak basınç alanına dönerek ve içe doğru hareket eden rüzgarlı alan |
cyclone n.
|
|
329 |
General |
monoton bir melodi eşliğinde söylenen sözler |
chant n.
|
|
330 |
General |
eski bir güney afrika şehri |
transvaal n.
|
|
331 |
General |
bulunduğu veya olduğu yer (bir kimsenin/bir şeyin) |
whereabouts n.
|
|
332 |
General |
ağır bir vuruşun çıkardığı ses |
thump n.
|
|
333 |
General |
çapraşık bir hal alma |
ensnarling n.
|
|
334 |
General |
kazık bir yer |
gyp joint n.
|
|
335 |
General |
bir yolcunun seferler arasında aktarma yapabilmesi için gereken asgari süre |
minimum connecting time n.
|
|
336 |
General |
kıtaya yakın büyüklükte bir yer |
subcontinent n.
|
|
337 |
General |
bir kimsenin tahsilini görüp yetiştiği okul |
alma mater n.
|
|
338 |
General |
bir şeyin değerlendirilmesinde kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat |
cap n.
|
|
339 |
General |
biriyle bir tartışmaya dahil olma |
jousting n.
|
|
340 |
General |
kesik ve acı bir havlama |
yelp n.
|
|
341 |
General |
belirli bir topluluğa özgü hastalık |
endemic n.
|
|
342 |
General |
belli bir zümre |
galere n.
|
|
343 |
General |
dil (bir gruba özgü) |
idiom n.
|
|
344 |
General |
herhangi bir yazı |
paper n.
|
|
345 |
General |
bir sistemi oluşturan işaretler |
notation n.
|
|
346 |
General |
bir seçim bölgesindeki seçmenler |
constituency n.
|
|
347 |
General |
bir hayli |
a fair sum n.
|
|
348 |
General |
büyük bir kısmı yok olma |
decimation n.
|
|
349 |
General |
resimler (ressamın yapıp bir araya getirdiği) |
portfolio n.
|
|
350 |
General |
bant (plaktaki belirli bir) |
track n.
|
|
351 |
General |
yabancı bir dilden alınan sözcük |
borrowing n.
|
|
352 |
General |
fransa'da bir şehir |
dijon n.
|
|
353 |
General |
bir içimlik miktar |
drink n.
|
|
354 |
General |
yaklaşık beş kilometreye eşit bir uzaklık ölçüsü |
league n.
|
|
355 |
General |
pavyon (parkta bulunan ve büyük bir kameriyeye benzeyen) |
kiosk n.
|
|
356 |
General |
kaplumbağa kabuğu veya bunu andıran bir madde |
tortoiseshell n.
|
|
357 |
General |
evli bir çiftin ayrı yaşaması |
legal separation n.
|
|
358 |
General |
zehirli bir asya yılanı |
krait n.
|
|
359 |
General |
bir günahı bağışlatmak için papazın önerdiği kefaret |
penance n.
|
|
360 |
General |
özel bir tren (normal tarifede bulunmayan) |
special n.
|
|
361 |
General |
ötüşü kedi miyavlamasına benzeyen bir tür amerikan ötücü kuş |
catbird n.
|
|
362 |
General |
belirli bir çizgi takip etmeme |
excursiveness n.
|
|
363 |
General |
bir sanat eserine veya edebi bir esere temel olan ana ilke |
data n.
|
|
364 |
General |
bir vadinin başında veya dağın yukarı kısımlarında derin, kase biçimli çukurluk |
cirque n.
|
|
365 |
General |
belirli bir alandaki bilgi |
expertise n.
|
|
366 |
General |
bir deliğin etrafına madeni bilezik geçirme |
eyeletting n.
|
|
367 |
General |
kendini bir şey sanan |
smart al·eck n.
|
|
368 |
General |
bir altyazı türü |
closed caption n.
|
|
369 |
General |
bir ihtimal |
off chance n.
|
|
370 |
General |
bir şahsın beslediği atlar |
stud n.
|
|
371 |
General |
mükemmel bir çözüm |
masterstroke n.
|
|
372 |
General |
bir tür yumuşak beyaz peynir |
cream cheese n.
|
|
373 |
General |
bilardoda bir vuruş |
follow n.
|
|
374 |
General |
amazon bataklıklarında yaşayan yılanbalığı şeklinde bir balık tür |
lepidosiren n.
|
|
375 |
General |
bir azizin kabrine koyma |
enshrining n.
|
|
376 |
General |
büyük bir satış yerinde kasa yeri |
cash point n.
|
|
377 |
General |
yedi yıllık bir süre |
a span of seven years n.
|
|
378 |
General |
mayalanmış deve veya kısrak sütünden yapılan bir içecek |
koumis n.
|
|
379 |
General |
nahoş bir kahkaha |
guffaw n.
|
|
380 |
General |
olumsuz bir şey ima eden söz |
innuendo n.
|
|
381 |
General |
işçinin herhangi bir nedenle işine gelmemesi durumu |
absenteeism n.
|
|
382 |
General |
elde bir |
cinch n.
|
|
383 |
General |
bir katedrale bağlı olan papaz |
canon n.
|
|
384 |
General |
dini bir kuruluş veya grubun yönetimindeki özel okul |
parochial school n.
|
|
385 |
General |
saçma bir iş |
a fool's errand n.
|
|
386 |
General |
herkesin istediği bir iş |
a plum post n.
|
|
387 |
General |
olumlu bir yan (bir meseleye ait) |
pro n.
|
|
388 |
General |
greyfurt, turunç ve mandalinayı melezleyerek elde edilen jamaika'ya özgü bir narenciye |
ugli n.
|
|
389 |
General |
vadi gibi çukurluk bir alan üzerinden kara veya demiryolunu geçiren ayaklı köprü |
viaduct n.
|
|
390 |
General |
ortadoğuda müslüman erkeklerin taktığı fese benzeyen bir çeşit şapka |
tarbush n.
|
|
391 |
General |
ikiyüz yılda bir olan |
bicentenary n.
|
|
392 |
General |
bir şirketin ambalaj ve nakliyat işlerine bakan kimse |
shipping clerk n.
|
|
393 |
General |
postiş (uzun bir) |
switch n.
|
|
394 |
General |
belirli bir durumda ve zamanda giyilen kıyafet |
regalia n.
|
|
395 |
General |
her yıl değişik bir tarihe rastlayan yortu |
movable feast n.
|
|
396 |
General |
bir kimsenin geçmişi |
past n.
|
|
397 |
General |
beysbola benzeyen bir top oyunu |
rounders n.
|
|
398 |
General |
bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey |
means n.
|
|
399 |
General |
durağan gazı uçucu bir sıvının buharı yardımıyla doygun hale getiren alet |
saturator n.
|
|
400 |
General |
işletme (ticari/sınai bir kuruluşu) |
operation n.
|
|
401 |
General |
bir sürü |
quiverful n.
|
|
402 |
General |
en ileri safha (bir olayda) |
white heat n.
|
|
403 |
General |
sıkıntılı bir durum |
adversity n.
|
|
404 |
General |
çılgın bir hal |
frenzy n.
|
|
405 |
General |
kutlama (özel bir günü) |
observance of n.
|
|
406 |
General |
bir devletin yönetim biçimi |
regime n.
|
|
407 |
General |
kilise yetkililerinin çıkardığı bir kanun |
canon n.
|
|
408 |
General |
kötü bir amaç için yapılan büyü |
black magic n.
|
|
409 |
General |
bir parçanın yavaşlık veya çabukluk derecesi |
departure n.
|
|
410 |
General |
tek bir merkeze yoğunlaşıp diğer yönleri yok sayma |
centration n.
|
|
411 |
General |
felce sebebiyet verebilen bulaşıcı bir virüs hastalığı |
poliomyelitis n.
|
|
412 |
General |
dünyanın veya belirli bir coğrafyanın bir araya getirilmiş haritalar derlemesi |
atlas n.
|
|
413 |
General |
ruhun bir bedenden diğerine geçmesi |
reincarnation n.
|
|
414 |
General |
bir ders vermek amacıyla kaleme alınmış kısa hikaye |
exemplum n.
|
|
415 |
General |
belirli bir ülkede yaşayan halk |
people n.
|
|
416 |
General |
bir yudum içki |
slug n.
|
|
417 |
General |
olay (meydana gelen herhangi bir) |
occurrence n.
|
|
418 |
General |
mayalanmış deve veya kısrak sütünden yapılan bir içecek |
koumyss n.
|
|
419 |
General |
bir kurumun canlılığı |
vitality of an institution n.
|
|
420 |
General |
kırmızımsı bir renk |
a reddish tint n.
|
|
421 |
General |
vidanın bir tur dönüşü |
screw n.
|
|
422 |
General |
bir grup nöbetçi asker |
picket n.
|
|
423 |
General |
tek bir iş yapma (birçok alan veya iş yerine) |
specialization n.
|
|
424 |
General |
uçağın bir yana yatması |
bank n.
|
|
425 |
General |
bir iş için lüzumlu malzemenin vaktinde gelmesini temin eden |
expediter n.
|
|
426 |
General |
heyecanlı ve şaşkın bir hal |
fluster n.
|
|
427 |
General |
bir iskoçya kasabası |
jedburgh n.
|
|
428 |
General |
bir bebek ninnisi |
three blind mice n.
|
|
429 |
General |
bırakma (birine bir şeyi) |
settlement n.
|
|
430 |
General |
kesme (vücudun bir uzvunu bütünüyle) |
mutilation n.
|
|
431 |
General |
bir tür türk tütünü |
laodicea n.
|
|
432 |
General |
bir yapının üzerindeki teras |
gazebo n.
|
|
433 |
General |
aygıtlar (belli bir amaç için kullanılan) |
apparatus n.
|
|
434 |
General |
bir tür lale |
thimbleweed n.
|
|
435 |
General |
koyu renkli bir çeşit bira |
stout n.
|
|
436 |
General |
bir azizin kabrine koyma |
enshrinement n.
|
|
437 |
General |
belirli bir his |
vibe n.
|
|
438 |
General |
bir tunus adası |
jerba n.
|
|
439 |
General |
bir tür zinkon |
jacinth n.
|
|
440 |
General |
bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre |
body clock n.
|
|
441 |
General |
belirli bir alanda sahip olunan itibar |
laureating n.
|
|
442 |
General |
kedigillerden jaguar benzeri bir hayvan |
catamount n.
|
|
443 |
General |
bir ingiltere şehri |
axminster n.
|
|
444 |
General |
kıvamı koyu iri bir damla |
blob n.
|
|
445 |
General |
likör içerikli bir irlanda viskisi |
baileys n.
|
|
446 |
General |
dosya (bir şeyle ilgili belgeler) |
file n.
|
|
447 |
General |
büyük bir miktar |
considerable amount n.
|
|
448 |
General |
bir aletin yetişebileceği uzaklık |
reach n.
|
|
449 |
General |
ince bir tabaka halindeki kar tanesi |
flake n.
|
|
450 |
General |
heykel için özellikle duvarda bir oyuk |
niche n.
|
|
451 |
General |
ağır bir topla oynanan bir oyun |
bowling n.
|
|
452 |
General |
otuzda bir |
thirtieth n.
|
|
453 |
General |
bir grubun dışında olan kimse |
outsider n.
|
|
454 |
General |
bir şeyin yararlı olan kısmı |
goodness n.
|
|
455 |
General |
kalın sapları olan geniş bir bambu |
krooman n.
|
|
456 |
General |
bir şeye yaramayan zafer |
hollow victory n.
|
|
457 |
General |
kabuklularda larval bir dönem |
zoaea n.
|
|
458 |
General |
bir işi başarı ile yapmanın yolları |
ways and means n.
|
|
459 |
General |
kuzeydoğu rusya'da bir bölge |
kolyma n.
|
|
460 |
General |
bir emir gibi yapılan istek |
demand n.
|
|
461 |
General |
bir üst makama atama |
elevating n.
|
|
462 |
General |
kendi malı olmayan bir mülkte kanuna aykırı olarak oturan kimse |
squatter n.
|
|
463 |
General |
başlangıç (bir olayın vb) |
onset of n.
|
|
464 |
General |
hava (bir yere özgü manevi) |
tone n.
|
|
465 |
General |
bir su kütlesine uzantı yapan kara parçası |
spit n.
|
|
466 |
General |
yirmide bir |
twentieth n.
|
|
467 |
General |
aşağılık bir durum |
degradation n.
|
|
468 |
General |
bir yıllık yavru |
yearling n.
|
|
469 |
General |
glisin; kreatin sentezinde kullanılan bir amino asid |
glycine n.
|
|
470 |
General |
bağışlama belgesi (birine bir şeyi) |
settlement n.
|
|
471 |
General |
birdenbire başka bir tarafa yönelme |
swerve n.
|
|
472 |
General |
bir tür sinekçil |
kingbird n.
|
|
473 |
General |
herkesin bilmediği bir haber |
tip n.
|
|
474 |
General |
bir dakikalık sürenin altmışta biri |
second n.
|
|
475 |
General |
kendine layık olmayan bir işte kullanma (yeteneğini vb'ni) |
prostitution n.
|
|
476 |
General |
turunçgillerden bir meyve |
kumquat n.
|
|
477 |
General |
bir alışkanlığın bırakılması |
deprogramming n.
|
|
478 |
General |
bir tür sahil kuşu |
willet n.
|
|
479 |
General |
sultan sanına sahip bir hükümdarın ülkesi |
sultanate n.
|
|
480 |
General |
kuvvetli bir çeşit mukavva |
tagboard n.
|
|
481 |
General |
uzun bir aradan sonra bir yere dönen (kimse) |
returnee n.
|
|
482 |
General |
bir şeye uygun olarak hareket etme |
acting on n.
|
|
483 |
General |
bir saç stili |
ducktail n.
|
|
484 |
General |
yağmurlu bir gün |
a wet day n.
|
|
485 |
General |
onda bir |
teind n.
|
|
486 |
General |
bir dostumuz |
a friend of ours n.
|
|
487 |
General |
bir şeyi olduğundan hafif gösteren ifade |
understatement n.
|
|
488 |
General |
ilahi bir göreve çağrı |
vocation n.
|
|
489 |
General |
bir kimsenin kullandığı sözcükler |
vocabulary n.
|
|
490 |
General |
sciaenidae familyasından davul sesi çıkaran bir çeşit balık |
drumfish n.
|
|
491 |
General |
çok kısa bir mesafe |
step n.
|
|
492 |
General |
bir yıllık ömrü olan bitki |
annual n.
|
|
493 |
General |
bir mantar çeşidi |
candida n.
|
|
494 |
General |
bir şeyin olumlu ve olumsuz tarafları |
the pluses and minuses of something n.
|
|
495 |
General |
alma (insanları bir yerden) |
evacuation n.
|
|
496 |
General |
kızıl deniz ve hint okyanusu sularında yaşayan ve bitkiyle beslenen bir çeşit memeli hayvan |
dugong n.
|
|
497 |
General |
laktik asidin herhangi bir tuzu veya esteri |
lactate n.
|
|
498 |
General |
çok sade bir çeşit kadın elbisesi |
shift n.
|
|
499 |
General |
saklı olan anlam (bir şeyin içinde) |
implication n.
|
|
500 |
General |
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf |
mouthpiece n.
|
|